Bu internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. İnternet sitesini kullanarak çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Çerezleri nasıl kullandığımız, sildiğimiz ve engellediğimiz ile ilgili detaylı bilgi için lütfen Çerezler (Cookies) sayfasını okuyunuz.
Bu web sitesi, gerekli işlevselliği sağlamak ve online deneyimizini geliştirmek için çerezleri kullanır. Bu web sitesini kullanarak Moore Türkiye Gizlilik Sözlemesi'nde özetlendiği gibi, çerezlerin kullanılmasına rıza gösterirsiniz.
Bu web sitesi, gerekli işlevselliği sağlamak ve online deneyimizini geliştirmek için çerezleri kullanır. Bu web sitesini kullanarak Moore Türkiye Gizlilik Sözlemesi'nde özetlendiği gibi, çerezlerin kullanılmasına rıza gösterirsiniz. Çerezler hakkında daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız.

7103 Sayılı "Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" Yayımlanmıştır

Moore Stephens



7103 Sayılı "Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" Yayımlanmıştır
 
27 Mart 2018 tarihli 2. mükerrer Resmi Gazete ’de yayımlanan 7103 sayılı “Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile vergi mevzuatına ilişkin de düzenlemeler yapılmıştır.
 
Kanun ile yapılan düzenlemelerden Gelir Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu , Kurumlar Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve  Katma Değer Vergisi Kanunlarında yapılan düzenlemelere aşağıda yer verişmiştir.
 
GELİR VERGİSİ KANUNU
 
1.Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Dayalı Elektrik Enerjisi Üreticisi Vergiden Muaf Esnaf Tanımına Dahil Edilmiştir.
 
7103 Sayılı  Kanunun 3. maddesiyle, Gelir Vergisi Kanunu’nun “Vergiden Muaf Esnaf” başlıklı 9 uncu maddesine yapılan ilave ile çatı ve/veya cephelerinde kurdukları kurulu üretim tesisinden üretilen elektrik enerjisinin ihtiyaç fazlasını son kaynak tedarik şirketine satanlar gelir vergisinden muaf tutulmuştur. Madde düzenlemesi aşağıdaki gibidir.
 
9. 14/3/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca lisanssız yürütülebilecek faaliyetler kapsamında yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik enerjisi üretimi amacıyla, sahibi oldukları veya kiraladıkları konutların çatı ve/veya cephelerinde kurdukları kurulu gücü azami 10 kW’a kadar (10 kW dâhil) olan (Kat maliklerince ana gayrimenkulün ortak elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulan dâhil) yalnızca bir üretim tesisinden üretilen elektrik enerjisinin ihtiyaç fazlasını son kaynak tedarik şirketine satanlar (Bu bendin uygulanmasında üçüncü fıkra hükmü dikkate alınmaz.);”
 
2.Kadın Hizmet Erbabına Kreş ve Gündüz Bakım Evi Kapsamında Hizmet Verilmesi Şeklinde Sağlanan Menfaatlere İstisna Getirilmiştir. 
 
7103 Sayılı  Kanunun 4. maddesiyle, Gelir Vergisi Kanunu’nun Ücretlerde İstisnaların Düzenlendiği 23. maddesine yapılan ilave ile; İşverenlerce kadın hizmet erbabına kreş ve gündüz bakımevi hizmeti verilmek suretiyle sağlanan menfaatler ile işverenler tarafından söz konusu hizmetin işyerinde verilmemesi durumunda kadın hizmet erbabına aylık olarak, asgari ücretin aylık brüt tutarının %15’ini geçmemek üzere sağlanan kreş ve gündüz bakımevi yardımları ücret istisnası kapsamına alınmıştır.
 
Ödemenin çalışanlara nakden yapılmadan kreş ve gündüz bakımevi hizmeti sağlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine doğrudan yapılması gerekmekte olup, nakden yapılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan diğer menfaatler istisna kapsamında değerlendirilmeyecektir. Madde düzenlemesi aşağıdaki gibidir.

16. İşverenlerce, kadın hizmet erbabına kreş ve gündüz bakımevi hizmeti verilmek suretiyle sağlanan menfaatler (İşverenlerce bu hizmetlerin verilmediği durumlarda, ödemenin doğrudan bu hizmetleri sağlayan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerine yapılması şartıyla, her bir çocuk için aylık, asgarî ücretin aylık brüt tutarının %15’ini aşmamak üzere bu istisnadan yararlanılır. Kreş ve gündüz bakımevi hizmetini sağlayanlara yapılan ödemelerin belirlenen istisna tutarını aşan kısmı ile hizmet erbabına bu amaçla nakden yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilir. Bu bentte yer alan %15 oranını, asgarî ücretin aylık brüt tutarının %50’sine kadar artırmaya ve kanuni seviyesine getirmeye Bakanlar Kurulu, bu istisnanın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.).”
 
3.Ücret Kapsamına Alınan Belirli Tazminatlar Kıdem tazminatından İstisna Tutarın Hesabına Dahil Edilmiştir.
 
7103 Sayılı  Kanunun 7.  ve 5. Maddeleri ile , Gelir Vergisi Kanunu’nun Ücretin tarifi” başlıklı 61. Maddesi ve ‘’tazminat ve yardımlarda istisnaların’’ düzenlendiği 25. maddesinde düzenlemeler yapılmıştır. 61 . madde ile  hizmet erbabına hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra, karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar ile iş kaybı, iş sonu ve iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödeme ve yardımların ücret kapsamında olduğu hususu açıklığa kavuşturulmuştur.  Diğer taraftan 25. Maddeye yapılan ilave ile de söz konusu bu ödeme ve yardımlar gelir vergisinden istisna olarak değerlendirilmiştir. Ancak yapılan ödemeler ve yardımların ödenecek kıdem tazminatlarından istisna edilecek tutarın hesaplanmasında dikkate alınacaktır. İstisnayı aşan tutarlar ise ücret olarak değerlendirilerek gelir vergisine tabi tutulacaktır. Madde düzenlemeleri aşağıdaki gibidir

61 inci maddesinin üçüncü fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
7. Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar.”
 
25 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“7. a) 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu ve 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununa göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (Hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz.);

b) Hizmet erbabının tabi olduğu mevzuata göre bu bendin (a) alt bendinde belirtilen istisna tutarının hesabında dikkate alınmak şartıyla, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra;  karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar (Bu bendin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.);”
 
4.İlave Asgari Geçim İndirimi
 
7103 sayılı Kanun’la Gelir Vergisi Kanunu’nun “Asgari geçim indirimi” başlıklı 32. maddesine yeni bir fıkra eklenerek; gelir vergisi tarifesi nedeniyle ücretleri asgari ücretin altına düşenlere ilave asgari geçim indirimi yoluyla telafisi imkanı sürekli hale getirilmiştir. Yapılan düzenleme ile bekar ve çocuksuz bir asgari ücretlinin durumu esas alınmak suretiyle, gerek bu durumdaki ücretlilerin gerekse net ücreti vergi tarifesi uygulanması nedeniyle içinde bulunulan yılın Ocak-Temmuz ayına ilişkin ödenen net ücretin altında kalanların; net asgari ücretin temmuz ayına kadar ocak ayında geçerli olan net ücretin, temmuz ayından sonra ise temmuz ayında geçerli olan net ücretin altına düşmesini telafi edecek şekilde asgari geçim indirimi ilave edilmesi sağlanmaktadır.
 
32 . maddenin dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Net ücretleri, bu Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarife nedeniyle bu maddedeki esaslara göre sadece kendisi için asgarî geçim indirimi hesaplanan asgarî ücretlilere, içinde bulunulan yılın Ocak ayına ilişkin ödenen net ücretin (ilgili yılda geçerli asgarî ücretin dönemsel olarak farklı tutarlarda belirlenmiş olması halinde, yeni asgarî ücretin geçerli olduğu aylar için artışın uygulandığı ilk aydaki ücret üzerinden Kanunun 103 üncü maddesinde yer alan tarifenin ilk dilimindeki oran baz alınarak hesaplanan net ücretin) altında kalanlara, bu tutar ile bu tutarın altında kalındığı aylara ilişkin olarak aylık hesaplanan net ücreti arasındaki fark tutar, ücretlinin asgarî geçim indirimine ayrıca ilave edilir. Bu fıkrada geçen net ücret, yasal kesintiler sonrası ücret tutarına asgarî geçim indiriminin ilavesi sonucu oluşan ücreti ifade eder.”
 
VERGİ USUL  KANUNU – KURUMLAR VERGİSİ KANUNU
 
1.Vergi Mahremiyeti
 
7103 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile Vergi Usul Kanunu’nun  ‘’Vergi Mahremiyeti’’ başlıklı 5. maddesine yapılan ilave düzenleme şu şekildedir.  
 
“Kamu kurum ve kuruluşları tarafından ilgili kanunları uyarınca mükelleflerden talep edilebilen, kurum ve kuruluşların görevleriyle doğrudan ilgili ve görevlerinin ifası için zorunluluk ve süreklilik arz eden bilgilerin, bu kurum ve kuruluşlara verilmesi vergi mahremiyetinin ihlali sayılmaz. Bu durumda, kendilerine bilgi verilenler, bu maddede yazılı yasaklara uymak zorunda olup, bu bilgilerin muhafazasını sağlamaya yönelik tedbirleri almakla yükümlüdürler. Maliye Bakanlığı, bu fıkra uyarınca verilecek bilgilerin kapsamı ile bilgi paylaşımına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
 
2.Tasfiye Öncesi ve Tasfiye Döneminde Vergi Tarhiyatı ve Ceza Kesme İşleminin Yapılacağı Kişilere İlişkin Düzenleme VUK’na Alınmıştır.
 
7103 sayılı Kanunun 9. ve 74. maddeleriyle, Vergi Usul Kanunu’nun ‘’Kanuni Temsilcilerin Ödevi’’ başlıklı 10 uncu maddesinde ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun ‘’Tasfiye başlıklı’’ 17. Maddesinde yapılan düzlemlerle; KVK’da yer alan  tasfiye öncesi ve tasfiye döneminde vergi tarhiyatı ve ceza kesme işleminin yapılacağı kişilere ilişkin hüküm  Vergi Usul Kanunu’na alınmıştır. KVK’nun 17. maddesinin 9. fıkrasında yer alan ve tasfiye durumunda vergilerin kimin adına tarh edileceğini, cezaların kimin adına kesileceğini belirleyen düzenleme yürürlükten kaldırılarak Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesine eklenmiş olup, ilave düzenleme aşağıdaki gibidir.
 
“Tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işlemi, müteselsilen sorumlu olmak üzere, tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılır. Limited şirket ortakları, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olurlar. Şu kadar ki bu fıkra uyarınca tasfiye memurlarının sorumluluğu, tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlıdır.

Beşinci fıkra kapsamına girmeyen tüzel kişilerin tüzel kişiliklerinin veya tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin sona ermesi halinde, sona erme tarihinden önceki dönemlere ilişkin her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işlemi, müteselsilen sorumlu olmak üzere, tüzel kişiliği olanların kanuni temsilcilerinden, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler (adi ortaklıklarda ortaklardan herhangi biri) ve varsa bunların temsilcilerinden herhangi biri adına yapılır.”
 
3.İmha İşlemleri Süreklilik Arz Eden Mükellefler  Takdir Komisyonu Kararı Olmaksızın Değerleme Yapabilecek
 
7103 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle, Vergi Usul Kanunu’nun “Kıymeti düşen mallar” başlıklı 278. maddesinden sonra gelmek üzere, imha edilmesi gereken malların değerlemesine yönelik yeni düzenlemeler içeren 278/A maddesi eklenerek; gıda veya ilaç gibi bozulma, çürüme veya son kullanma tarihinin geçmesi gibi nedenlerle imha edilmesi gereken emtianın, emsal bedelinin, takdir komisyonu kararı olmaksızın mükelleflerce değerlemesinin yapılabilmesine imkân sağlanmıştır.
 
“İmha edilmesi gereken mallar:
MADDE 278/A- Bozulma, çürüme veya son kullanma tarihinin geçmesi gibi nedenlerle imha edilmesi gereken emtia, bu mahiyetteki imha işlemleri süreklilik arz eden mükelleflerin başvurularına istinaden, bu Kanunun 267 nci maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü bendindeki usulle mukayyet olmaksızın, Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen usul çerçevesinde ve tayin olunan imha oranı dikkate alınmak suretiyle değerlenebilir.
Birinci fıkra hükmünden yararlanmak için yapılan başvurular, Maliye Bakanlığınca mükellefin geçmiş yıllardaki işlemleri, fiili üretimi, satış ve imha süreçleri ile sektördeki diğer mükelleflerin durumu, yetkili idare, oda ve kuruluşların görüşleri de dikkate alınmak suretiyle değerlendirilir. Bu değerlendirme neticesinde, Maliye Bakanlığınca karşılıklı anlaşmak suretiyle, tayin olunan imha oranını aşmamak kaydıyla imha edilen emtianın emsal bedeli sıfır olarak kabul edilir.

Mükellefler, imha işlemine ilişkin her türlü kayıt, belge ve evrakı bu Kanunun ilgili hükümleri uyarınca muhafaza ve gerektiğinde ibraz etmek zorundadır.

Maliye Bakanlığı, bu maddeden yararlanmak için başvuruda bulunabilecek mükelleflerde aranacak şartları, tayin olunan imha oranının geçerli olacağı süreyi, imha oranının süresinden önce iptaline ilişkin kriterleri, bu madde kapsamına giren emtiayı, sektörler, iş kolları ve işletme büyüklüklerini ayrı ayrı ya da birlikte dikkate almak suretiyle belirlemeye ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları tespite yetkilidir.”
 
4.Yurtdışından Getirilerek Sermaye Olarak Konulan Yabancı Paralarda Yatırım Teşvik Belgeli Mükellefler İçin Farklı Değerleme Yöntemi Getirilmiştir.
 
7103 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle; Vergi Usul Kanunu’nun “Yabancı paralar” başlıklı 280. maddesinden sonra gelmek üzere, yurt dışından getirilerek sermaye olarak konulan yabancı paraların değerlemesine yönelik yeni düzenlemeler içeren 280/A maddesi eklenmiştir. Düzenlemeyle yatırım teşvik belgesi kapsamında yatırım yapacak tam mükellef sermaye şirketlerine, bu amaçla getirilen yabancı paraların işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna kadar kullanılmayan kısmı ile yatırım teşvik belgesinde öngörülen yatırımları gerçekleştirmek üzere kullanılan kısmı için yabancı para değerlemesi nedeniyle ortaya çıkacak farkların  vergisel sonuç doğurmaması sağlanmıştır.
 
“Yurtdışından getirilerek sermaye olarak konulan yabancı paralar:
MADDE 280/A- Yatırım teşvik belgesi kapsamında yatırım yapacak tam mükellef sermaye şirketlerine, işe başladıkları hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna kadar yurtdışından getirilerek sermaye olarak konulan yabancı paraların, söz konusu dönem zarfında yatırım teşvik belgesi kapsamında sarf olunan kısmı nedeniyle oluşan kur farkları pasifte özel bir fon hesabına alınabilir. Bu durumda olumlu kur farkları bu hesabın alacağına, olumsuz kur farkları ise bu hesabın borcuna kaydedilir. 

Sermaye olarak konulan bu yabancı paraların, işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna kadar herhangi bir suretle sarf edilmeyen kısmı; bu hesap dönemlerine ait vergilendirme dönemlerinin sonuna kadar mukayyet değeriyle, işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap döneminin sonu itibarıyla bu Kanunun 280 inci maddesine göre değerlenir.

Birinci fıkra uyarınca oluşan fon hesabı, sermayeye ilave edilme dışında, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulur. Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devir ve bölünme işlemleri hariç, şirketin tasfiyesi halinde de bu hüküm uygulanır.

Mükelleflerin, bu madde hükmünden yararlanabilmeleri için ticaret siciline tescil tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar yatırım teşvik belgesi almak için başvuruda bulunmuş ve işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna kadar bu belgeyi almış olması gerekir. Söz konusu yabancı paralar; başvurunun süresi içinde yapılmaması halinde müteakip ilk vergilendirme dönemi, yatırım teşvik belgesinin alınamaması halinde ise işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonu itibarıyla bu Kanunun 280 inci maddesine göre değerlenir. 

Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.’’
 
5.Elektronik Olarak Düzenlenmesi Gereken Belgelere Ceza Uygulaması Düzenlemesi
 
7103 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle, elektronik olarak düzenlenmesi gereken; fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması, düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi fiilleri Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinde tanımlanan özel usulsüzlük cezası kapsamına alınmaktadır.
 
Söz konusu belgelerin elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken kâğıt olarak düzenlenmesi (zorunlu haller hariç) ya da hiç düzenlenmemiş sayılması (VUK md. 227 ve 231) durumunda da VUK’un 353. maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
 
1. Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, verilmesi ve alınması icab eden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması, düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi, bu belgelerin elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken Maliye Bakanlığınca belirlenen zorunlu haller hariç olmak üzere kâğıt olarak düzenlenmesi ya da bu Kanunun 227 nci ve 231 inci maddelerine göre hiç düzenlenmemiş sayılması halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için 240 Türk lirasından aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10’u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir.

Bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak tespit olunan yukarıda yazılı özel usulsüzlükler için kesilecek cezanın toplamı 120.000 Türk lirasını geçemez.
 
2. Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihazla verilen fiş, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Maliye Bakanlığınca düzenlenme zorunluluğu getirilen belgelerin; düzenlenmediğinin, kullanılmadığının, bulundurulmadığının, düzenlenen belgelerin aslı ile örneğinde farklı meblağlara yer verildiğinin, gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin veya elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken Maliye Bakanlığınca belirlenen zorunlu haller hariç olmak üzere kâğıt olarak düzenlendiğinin tespiti ya da bu belgelerin bu Kanunun 227 nci maddesine göre hiç düzenlenmemiş sayılması halinde, her bir belge için 240 Türk lirası özel usulsüzlük cezası kesilir.

Ancak, her bir belge nevine ilişkin olarak kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için 12.000 Türk lirasını, bir takvim yılı içinde ise 120.000 Türk lirasını geçemez.”
 
6.Elektronik Ortamda Tebliğ Hükümlerine Uymayanlara Getirilen Ceza
 
7103 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle, VUK’un mükerrer 355. maddesine yeni bir hüküm eklenmiştir. Buna göre elektronik tebligat sistemi ile getirilen yükümlülüklere uymayanlar için kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezaları; birinci sınıf tüccarlar ve serbest meslek erbabı için 1.000 TL, ikinci sınıf tüccarlar ve basit usul için 500 TL, bunlar dışında kalanlar içinse 250 TL olarak belirlenmiştir
 
Mükerrer 355 inci maddesinin başlığı “Bilgi vermekten çekinenler ile 107/A, 256, 257, mükerrer 257 nci madde ve Gelir Vergisi Kanununun 98/A maddesi hükmüne uymayanlar için ceza:” şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddenin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Bu Kanunun 107/A maddesi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayanlardan, bu fıkranın (1) numaralı bendinde yer alanlara 1.000 Türk lirası, (2) numaralı bendinde yer alanlara 500 Türk lirası, (3) numaralı bendinde yer alanlara 250 Türk lirası özel usulsüzlük cezası kesilir.”
 
7.Usulsüzlük Ve Özel Usulsüzlük Cezaları İçin Yapılabilecek İndirim Oranının 1/2’ye Çıkarılmıştır.
 
7103 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle, Vergi Usul Kanunu’nun “Vergi Ziyaı, Usulsüzlük ve Özel Usulsüzlük Cezalarında İndirme” başlıklı 376 ncı maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yapılan değişiklikle, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için yapılabilecek indirim oranı üçte biri iken yarısı şeklinde değiştirilmiştir.
 
8.Usulsüzlük Ve Özel Usulsüzlük Cezalarının Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Kapsamından Çıkarılmaktadır.
 
7103 sayılı Kanun’un 15. maddesiyle VUK’un ek 11. maddesindeki “vergilerle kesilecek cezalarda” ibaresi “vergiler ile bunlara ilişkin kesilecek vergi ziyaı cezalarında” şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişiklikle, zaten tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamına girmeyen usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları, tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamından da çıkarılmıştır.
 
9.31/12/2019 Tarihine Kadar Yeni Alınan Bazı Makine ve Teçhizatta Amortisman Süreleri
 
7103 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle Vergi Usul Kanunu’na eklenen geçici 30. madde ile yatırım teşvik belgeli olsun veya olmasın imalat sanayiinde veya Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde kullanılan ve 31/12/2019 tarihine kadar alınan yeni makine ve teçhizat için hesaplanacak amortismanlarda faydalı ömür sürelerinin yarısı dikkate alınabilme imkanı sağlanmıştır.  
 
GEÇİCİ MADDE 30- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra, 17/4/1957 tarihli ve 6948 sayılı Sanayi Sicili Kanununa göre sanayi sicil belgesini haiz mükelleflerce münhasıran imalat sanayiinde veya 26/6/2001 tarihli ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu, 28/2/2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ve 3/7/2014 tarihli ve 6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun kapsamında faaliyette bulunan mükelleflerce münhasıran Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde kullanılmak üzere, 2019 takvim yılı sonuna kadar iktisap edilen yeni makina ve teçhizat ile aynı tarihe kadar yatırım teşvik belgesi kapsamında iktisap edilen yeni makina ve teçhizat için uygulanacak amortisman oran ve süreleri, Maliye Bakanlığınca bu Kanunun 315 inci maddesine göre tespit ve ilan edilen faydalı ömür sürelerinin yarısı dikkate alınmak suretiyle hesaplanabilir. Bu şekilde yapılacak hesaplamada faydalı ömür süresinin küsuratlı çıkması halinde, çıkan rakam bir üst tam sayıya tamamlanmak suretiyle ilgili kıymetlere uygulanacak amortisman oran ve süreleri belirlenir. Bu şekilde belirlenen oran ve süreler izleyen yıllarda değiştirilemez. İmalat sanayiinde kullanılmak üzere iktisap edilen ve madde hükmünden yararlanılabilecek makine ve teçhizatı tespite Bakanlar Kurulu, uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
 
KATMA DEĞER VERGİSİ  KANUNU
 
1.Organize Sanayi Bölgeleri İle Küçük Sanayi Siteleri Yatırımlarına KDV İstisnası Getirilmiştir.
 
7103 sayılı Kanun’un 29. maddesiyle, KDV Kanunu’nun 13. maddesinin birinci fıkrasına (j) bendi eklenerek;  organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin su, kanalizasyon, arıtma, doğalgaz, elektrik, haberleşme tesisleri ile yol yapımına ve küçük sanayi sitelerindeki işyerlerinin inşasına ilişkin, bunlara veya bunlar tarafından oluşturulan iktisadi işletmelere yapılan mal teslimleri ile hizmet ifaları KDV’den istisna edilmiştir.
 
j) Organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin su, kanalizasyon, arıtma, doğalgaz, elektrik, haberleşme tesisleri ile yol yapımına ve küçük sanayi sitelerindeki işyerlerinin inşasına ilişkin, bunlara veya bunlar tarafından oluşturulan iktisadi işletmelere yapılan mal teslimleri ile hizmet ifaları,”
 
2.Okul Kantinlerinin Kiraya Verilmesi İşlemlerine KDV İstisnası
 
7103 sayılı Kanun’un 30. maddesiyle, KDV Kanunu’nun 17. maddesinin (4) numaralı fıkrasının (d) bendine, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda kantin olarak belirlenen alanların okul aile birlikleri tarafından kiraya verme işlemlerinin KDV’den istisna olduğuna dair hüküm eklenmiştir.
 
Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (d) bendinde yer alan “gayrimenkullerin kiralanması işlemleri” ibaresi “gayrimenkullerin kiralanması işlemleri, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda kantin olarak belirlenen alanların okul aile birlikleri tarafından kiraya verilmesi işlemleri” şeklinde değiştirilmiştir.
 
3.31/12/2019 Tarihine Kadar Yeni Makina Ve Teçhizat Alımları KDV’den İstisna
 
7103 sayılı Kanun’un 31 inci maddesiyle, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’na eklenen geçici 39 uncu madde ile yatırım teşvik belgeli olsun veya olmasın imalat sanayiinde veya Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde kullanılan ve 31/12/2019 tarihine kadar alınan yeni makine ve teçhizat üç yıl elde tutma şartıyla KDV’den istisna edilmiştir.
 
GEÇİCİ MADDE 39- 17/4/1957 tarihli ve 6948 sayılı Sanayi Sicili Kanununa göre sanayi sicil belgesini haiz katma değer vergisi mükelleflerine münhasıran imalat sanayiinde kullanılmak üzere yapılan yeni makina ve teçhizat teslimleri ile 26/6/2001 tarihli ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamındaki teknoloji geliştirme bölgesi ile ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde, 28/2/2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamındaki Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde, 3/7/2014 tarihli ve 6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun kapsamındaki araştırma laboratuvarlarında Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunanlara, münhasıran bu faaliyetlerinde kullanılmak üzere yapılan yeni makina ve teçhizat teslimleri 31/12/2019 tarihine kadar katma değer vergisinden müstesnadır.

Bu kapsamda yapılan teslimler nedeniyle yüklenilen vergiler, vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan vergiden indirilir. İndirim yoluyla telafi edilemeyen vergiler, bu Kanunun 32 nci maddesi hükmü uyarınca istisna kapsamında işlem yapan mükellefin talebi üzerine iade edilir.

 İstisna kapsamında alınan makina ve teçhizatın, teslim tarihini takip eden takvim yılının başından itibaren üç yıl içinde; imalat sanayii veya Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetleri dışında kullanılması veya elden çıkarılması hallerinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir. Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar.
İmalat sanayiinde kullanılmak üzere istisna kapsamında teslim edilecek makina ve teçhizatı belirlemeye Bakanlar Kurulu, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
 
HARÇLAR KANUNU
 
1.Arabuluculuk ile Verilen Kararlarda, Karar ve İlam Harçları
 
7103 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle, 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (1) sayılı Tarifenin “A) Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünün “III- Karar ve ilam harcı” başlıklı alt bölümünde yapılan değişiklikle, açılmış davalarda uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi halinde, arabuluculuk son tutanağına dayalı olarak verilen kararlarda 35,90 TL harç alınması düzenlenmiştir. 

Harçlar Kanununa bağlı (1) sayılı Tarifenin “A) Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünün “III- Karar ve ilam harcı” başlıklı alt bölümünün (2) numaralı fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“e) Açılmış davalarda uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi halinde, arabuluculuk son tutanağına dayalı olarak verilen kararlarda 35,90 TL”

Kanun metninin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

Lütfen Tıklayınız
 
 
Saygılarımızla